2004 tarihi bir yıldı, ya 2005’te neler olacak?
Y ılın son günlerinde geçen yılın değerlendirmesini yapıp gelecek yıla ilişkin beklentiler sıralanır. Gazetesinden televizyonuna, internetinden radyosuna herkes kendi gözüyle dünyada ve ülkedeki önemli olayları sıralar. Bir sonraki yılla ilgi li beklentiler konusunda anketler yayımlanır. Genellikle Belçikalılar yeni yıl konusunda karamsardırlar ve ne yazık ki bunda hiç yanılmazlar.
TNS-Dimarso’nun yaptığı yıllık ankete göre Belçikalılar karamsarlıklarını sürdürüyor. Belçikalıların yüzde 80’i 2005 yılında işsizliğin azalacağına inanmıyor. Hatta yüzde 60’ı işsizliğin artacağını düşünüyor. Ekonomiyle ilgili beklentilerse çok daha karamsar. Belçikalıların sadece yüzde 16’sı iyileşme bekliyor. Umarım bu kez Belçikalılar yanılır ve 2005’in sonunda 2004’ü mumla aramayız.2004 yılı AB için tarihi bir yıl oldu. 1 Mayıs’ta 10 yeni ülkeyi alarak üye sayısını 25’e ve nüfusunu 450 milyona çıkaran AB, tarihi bir genişleme adımı atmış oldu. AB Anayasası’nın 2 yıllık bir çalışmadan sonra kabul edilmesi de önemli bir aşamaydı. Türkiye için de aslında “tarihi” bir yıldı 2004. Kapalıçarşı esnafı mantığıyla “tarihi” 17 Aralık doruğuna katılan ve “3 Ekim 2005 tarihini kapan” Başbakan Erdoğan ve kurmayları, Lüksemburg Dışişleri Bakanı’nın AB zirvesindeki Kıbrıs pazarlığı sonrasında Başbakan’ı “halı tüccarı” na benzetmesi ve AKP’lilerin “Tüccar siyasetçiyiz” diye hava atması 2004 sonunda siyasetimize renk kattı. AB doruğuna gitmeden Conrad Oteli’nden doruk haberi yapma ve doruğu yorumlama yöntemlerini de yine bu sayede “otel gazetecisi” büyüklerimizden öğrenmiş olduk. AKP’lilerin bile bu işi galiba biraz abarttık demesine rağmen boyalı medyamız Erdoğan’ı Brüksel fatihi gibi sunarken verilen veya verilecek ödünleri görmezden geldi. 2004 benim için de tarihi bir yıldı. Ben de 28 Aralık’ta Brüksel Başkonsolosluğu’ndaki özel “tarihi” zirvede 5 bin 112 Euro’yu devletimizin kasasına yatırarak dövizle askerlik için “Ekim 2005” tarihini kaptım! Ferrari’sini garaja götürüp gaz taktırmak isteyen Belçika’daki bir Türk vatandaşımızın arabasına Ferrari şirketi tarafından el konulması 2004 yılını anımsadıkça bizleri sürekli gülümsetecek bir gelişmeydi. Batı Avrupa’da ilk defa bir Türk kökenli politikacının, Emir Kır’ ın Brüksel bölge hükümetinde devlet bakanı olması Belçika ve Türk medyasında gereğinden fazla yer buldu. Yeni yıl kutlaması için 22 bin 650 SMS mesajı gönderilmesi; sübyancı Dutroux davası ve sonunda Dutroux’nun ömür boyu hapis cezasına çarptırılması; Belçika’da bulunan Fransa vatandaşı Fourniret’ nin sübyancılıkta Dutroux’dan daha beter olduğunun ortaya çıkması (Belçika basını Fransız Dutroux adını koydu zaten!); Belçika’nın en büyük bira üreticisi Interbrew’in, Güney Amerika’daki Ambev’i satın alarak dünyanın en büyüğü olması ve adını Ambev olarak değiştirmesi; 13 Haziran bölge seçimleri; Belçika Başbakanı Verhofstadt başkanlık beklerken onun yerine Portekizli Barroso’ nun AB Komisyon Başkanlığı’na getirilmesi; Belçika’nın Ghislengien Belediyesi’nde sanayi gaz boru hattının patlaması sonucu 24 insanın öldüğü facia; Prens Laurent ve Prenses Claire’ in Louise adında bir kız çocuklarının dünyaya gelmesi; ırkçı partinin ırkçılığının mahkemece saptanmasından sonra takıyye yapıp adını Vlaams Belang olarak değiştirmesi; DHL krizi; başörtüsü tartışması; burkaya karşı önlemler alınması; Prens Filip’ in ırkçı partiye açıkça cephe alması ve yıl sonuna doğru neredeyse her hafta bir grev yapılması Belçika’da 2004’ten belleğimizde kalanlar arasında. 2004 rüzgâr gibi geçti, hem de sonuna doğru kopardığı fırtınada Güney Asya’daki 100 binlerce insanı da alıp götürerek. 2004’ü bir tarafa bırakıp bir gazetenin okurlarının 2005 yılından beklediklerinden bazılarını sıralayalım isterseniz: “2 Ocak’tan itibaren 10 kilo zayıflayıp daha sağlıklı olmak” , “Daha az stres, daha çok sıcak çikolata içmek ve ihtiyacı olan arkadaşlarıma yardım etmek” ; “Bir kişiyi dahi olsa ırkçı partiye oy vermeme konusunda ikna etmek, stres yüzünden sigaraya başlamamak ve biraz daha fazla spor yapmak” ; “Her günü hayatımın kalan zamanının ilk günü olduğunu düşündüğüm için yeni yılda bir şey dilememe gerek yok” ; “Sevmek, zevk almak, iyi seks ve diğerlerini mutlu etmek” ; “Sıcak bir yuva” ; “Kız arkadaşıma sutyen almak” ; “Daha az çalışıp biraz kafa dinlemek” ; “Güncel olayları ve haberleri daha az izlemek, kalbime ve eşe dosta daha fazla zaman ayırmak”… “Sigarayı bırakmak, ailenize daha fazla zaman ayırmak, spora başlamak, âşık olmak vb.” Sizin de mutlaka bir beklentiniz vardır 2005 yılından. Sizi bilmem ama ben, Aziz Nesin’ lik durumların yaşandığı trajikomik bir yıl değil, hayata gülümseyen bir yıl olsun istiyorum 2005. Her yıl denediğim “kendime ve sevdiklerime daha fazla zaman ayırmayı ve biraz kafa dinlemeyi” umarım bu yıl başarırım!