A LA TURKA SEÇİM KAMPANYASI
CD(sidi)k yarıştırarak Türk usulü siyaseti Belçika’ya taşıyan Belçikalı Türk politikacılar Türklerin “izin” için memleketlerine dönmesini fırsat bilip kampanyalarını Emirdağ’a taşıdılar.
B elçika’da yer yerinden oynarken ağzını açmayan, Belçika gündemine Fransız kalan, konuşmaları gerektiklerinde suspus olan Türk kökenli siyasetçilerimiz 8 Ekim’deki yerel seçimlerde oy alabilmek için her fırsatta nutuk çekip CD(sidi)k yarıştırıyorlar! CD(sidi)k yarıştırarak Türk usulü siyaseti Belçika’ya taşıyan Belçikalı Türk politikacılar Türklerin “izin” için memleketlerine dönmesini fırsat bilip kampanyalarını Emirdağ’a taşıdılar. 3. Emirdağ Gurbetçi Şenliği’nde Emir Kır (PS- Valon Sosyalist Partisi Brüksel Bölge Parlamentosu milletvekili ve Brüksel bölge hükümeti devlet bakanı), Sait Köse (MR- Liberal Reform Hareketi – Schaerbeek Belediyesi encümeni), Halis Kökten (cdh-Valon Hıristiyan Demokrat Partisi Merkez Yürütme Kurulu üyesi), Emin özkara (Brüksel Bölge Parlamentosu – milletvekili ve Schaerbeek Belediye Meclisi üyesi) ve Cemal Cavdarlı (Flaman Sosyalist Parti – SP.a federal milletvekili) görücüye çıktı. Emirdağ Pazarı’nı oy pazarına çevirenler Türkiye’de de birbirlerine girdiler. Afyonkarahisar’da yayın yapan yerel Lider gazetesinde (31 Temmuz 2006) çıkan “Emir Kır bakan değildir” haberinin kaynağı Halis Kökten’di. Kökten rakibini “müşteşar” olarak tanımlıyor. Emir Kır, yaptığı açıklamada, “Belçika’da federal bir sistem olduğundan ve bölgelerine göre birçok hükümet söz konusu olduğundan bahsederek Türkiye’deki yönetim sistemiyle karşılaştırılması yanlışlıklara yol açabilir, ben bakanım” dedi. özel CD çıkararak A la Turka seçim kampanyasını ilk başlatan namı diğer “XL Halis Kökten” Türkiye’de, büyük boy, üzerinde partisinin Türk adaylarının fotoğrafları olan Türk bayraklı afişler bastırıp getirecekmiş. PS adayı Emin özkara ile aynı partinin yeni adaylarından birinin, birbirlerinin afişlerini sökmeye başladıkları ve afiş asma yüzünden kavga ettikleri; Emin özkara’nın “İşe almak istediği bir Türk kızına aynı otel odasında benimle birlikte kalır mısın, diye sorduğu iddiasını içeren söyleşiyi e- maille etrafa dağıttığı için Halis Kökten’i tehdit ettiği” A la Turka kampanya örneklerinden.. Yerel bir gazetede adaylara sloganlar yazmıştım. Bunlardan biri de “Gel vatandaş gel… Adayın en iyi paketlenmişi bizde!” sloganıydı. Türklerin yoğun olduğu Schaerbeek Belediyesi’ndeki türbanlı adaylar Derya Alıç (Valon Sosyalist Partisi) ile Mahinur özdemir’ i (Valon Hıristiyan Demokrat Partisi) karşılaştırıp hangisinin türbanı daha uzun kıyaslamasını yapanlara göndermeydi aslında “Gel vatandaş gel… Adayın en iyi paketlenmişi bizde!” sloganı. Türban konusunda, Turkish Lady’deki (Türk Kadınları Derneği) “368 kadın üye” nin PS’in ağzını sulandırdığını yazmadan edemeyeceğim. Diğer partilerin PS’den altta kalır tarafı yok ama, en azından ben sol ve Yeşiller’den farklı bir tutum bekliyordum. Soldaki partilerin aday seçimindeki tutarsızlıklar mide bulandırıyor. örneğin PS Schaerbeek listesindeki 6 adaydan sadece biri sol kökenden geliyor ve onu da fazla oy potansiyeli yok diye Türklerin en sonuna, 41. sıraya koymuşlar. Taş yerinde ağırdır, solcu solcu partiye, sağcısı sağcı partiye gitmeli. Liberali de liberal partilere. Ama Belçikalı siyasilerin bu umrunda değil. Varsa yoksa adayın getireceği oy potansiyeli. Alan memnun satan memnun. Yani bize de n’oluyor ki! Adayın kişiliği ya da çizgisi PS de olsa önemli değil. Hangi gruba ya da siyasi oluşuma yakın ve kaç adet oy getirebilir. Hesap çok basit yani. Oyun çok basit. Partiler kendi siyasi çizgilerini buzdolabına koyup Türk toplumunun değişik kesimlerinden oy toplayabilmek için her kesime uygun aday gösteriyor, yani nabza göre aday veriyorlar. “Gel vatandaş geeeeel, adayın sana en uygunu bizde. Ne arasan var. Buyur abla içeri gir, çeşitlerimiz içeride. Abicim hiç çekinme, giriş bedava, gelsene içeri, seç beğen oy kullan.” Ama bu işin bir de sonu var. Türk adayların poposuna bir etiket yapıştırıp “son kullanma tarihleri” de yazılır yakında. Kullanın, işiniz bitince atın! Brüksel’e eşek sırtında Nasreddin Hoca heykeli dikilmesi projesi vardı. Sait Köse ile Halis Kökten “Heykel dikme fikri benimdi” diyerek birbirlerine girmişlerdi. Heykel, Brüksel’e geldi ama, bir türlü dikilemedi. Schaerbeek’te belediyenin hemen önüne başka bir heykel dikmelerini istiyorum: “Trajikomik Türk politikacısı” ; Poposunda barkod ve son kullanma tarihi var. Yüzünde de saat başı değişecek olan bir maske. Şaka bir yana özellikle yeni genç adayları görünce gelecekten umutlandım. Eskilerden iki reklam hatırlıyorum bu konuya uygun. “Eskimiş çoraplarınızı atın!…” ve “Siz hâlâ annenizin margarinini mi kullanıyorsunuz?” Eskimiş çorapları atmanın, yeni margarinler kullanmanın zamanının geldiği konusunda herkes hemfikir. Değişim, siyasette de sürüyor, A la Turka seçim kampanyaları devrini dolduruyor. Eminim, yarın çok daha güzel olacak!