İKİSİNİN DE GELECEĞİ PARLAK

Sessiz sedasız, iddiasız ve heyecansız bir ortamda geçen Belçika genel seçimleri Türk kökenli seçmen ve adaylar açısından yine derslerle doluydu. Gereksiz boyuttaki aday bolluğunun yarattığı oy bölünmeleri; temelden yoksun, serbest uçuşa dayalı vaatler; sıraya bakılmaksızın girilen havalar ve adayın ne dediğine bakılmaksızın verilen oylar…

Bu ortamda, siyasette yeni olmalarına karşın, ayakları yere basan, genç ve gelecekleri parlak olan iki isim dikkat çekiyordu: Groen adayı Meyrem Almacı ve CD&V’nin yedek adayı Hilal Yalçın.
Belçika siyasetinde artık markalaşma yolunda ilerleyen Emir Kır ve Fatma Pehlivan’ın, partilerinin önemli ölçüde oy kaybetmeleri nedeniyle seçilememelerini bir kenara bırakacak olursak, Türk kökenli adaylar için sonuçlar pek de sürpriz olmadı. Almacı’nın yeri çok iyiydi. Partisi de dört yıl aradan sonra önemli bir performans yakalayınca Federal Meclis’e girmesi hiç de zor olmadı. Yedek aday olması nedeniyle çok az sayıda kişinin dikkatini çeken, oysa sırası tamamen stratejik taktik çerçevesinde, bilerek ve somut sonuç doğurması amacıyla belirlenen Yalçın’ın milletvekilliğinin kesinleşmesi için iki hafta kadar bir süre geçmesi gerekti.
İki adayın da popülizmden uzak, hedef odaklı, ne dediğini bilen yaklaşımları ve eğitim düzeyleri öne çıkan en önemli özelliklerini oluşturuyor. Sırayla ele alacak olursak…
Almacı, ilk genel seçim denemesi olmasına karşın kapasitesinin farkında ve bunu kullanmayı biliyor. 2000’den bu yana parti bünyesinde aktif olarak çalışan bir isim olması de belli bir seviyeye ulaşmasında en önemli etkenlerden biri. Almacı, doğal olarak partisinin odaklandığı iklim değişimi ve çevre; yoksulluğa karşı mücadele; ırkçılıkla mücadele ve açık bir toplum gibi konulara öncelik veriyor. Bu konulardan bazılarının Türk kökenli seçmen için çok bir şey ifade etmediğini görmek hiç de zor değil. Ama Almacı, daha geçenlerde sorumlu olduğu bölgedeki Türk dernekleriyle bir araya gelerek “Sorunlarınızı öğrenmek ve elimden gelmesi halinde bunların çözümüne katkıda bulunmak isterim” mesajı vererek sokaktan kopmayacağını ve Belçika’nın olduğu kadar Türk kökenlilerin de sesi olmaya çalışacağını ortaya koyuyor.
Yalçın da genç yaşına rağmen belirgin bir yükseliş trendinde olan bir isim. Dinamizmini ve hedeflerini tecrübeyle süslemesi halinde gelecek yıllarda adından bahsettirebilecek bir siyasetçi olma potansiyeline sahip olan Yalçın, Belçikalı, Türk ayrımı yapmaksızın topluma genel anlamda faydalı olma amacı taşıyor. Ama bu Türklerle ilgili bazı hassas konularda sokağın sesini Meclis’e taşımayacağı anlamına da gelmiyor. Hedefi, önümüzdeki 4 yılı gerçekten çalışarak ve önemli bir kaç projeye imza atarak geçirebilmek. Gelecek ve bu hedefe ulaşma konusunda iddialı olduğunu da saklamıyor. Hedefine ulaşamaması halinde hesap sorulmasına da şimdiden yeşil ışık yakmış durumda.
önümüzde Kır ve Pehlivan gibi tüm zorluklara ve engellemelere rağmen belli ve önemli yerlere gelmiş isimler var. Bu isimlere yeterli düzeyde destek verildiğini söylemek ise oldukça zor. Şimdi çiçeği burnunda iki milletvekilimiz var. Almacı ve Yalçın gerçekten güçlü bir desteği hak eden ve gelecekleri parlak olan isimler. Tabii onların da, bazılarının yaptığı gibi, sadece koltuğu işgal etmek ve etiket amacıyla Federal Meclis’e girmediklerinin bilinciyle hareket etmeleri, Belçika siyasetinin yanı sıra kendilerine oy veren ya da vermeyen herkes adına Türk toplumunu da temsil ettiklerini unutmamaları gerekiyor.