KDLP ve Zenginler Komünizmi

Gözünüz aydın ola, KDLP yani Komünist Demokratik Liberal Parti kurulmuş. Dünya çapında bir parti

olarak yaşamımız içinde çoktan yerini almış da bizim yeni haberimiz olmuş… Hemen itiraf edeyim ki,

gerçekte böyle bir şey yoktur. Sanal ortamda gerçi sayılabilir. çünkü bu günlerde buharlaşan servetlere

ve kan ağlayan, çöken dünya ekonomisine dair yorumlara bakarsak bu atıf hiç de hayalperest sayılmamalıdır.

ABD’den yola çıkan ekonomik krizler serisi bütün dünyayi sersem etti. 1980 yıllarında, burada devletin

işi yoktur diyerek, siyasi güçler etkisini ekonomi dünyasında zayıflatan bir serbest piyasa anlayışı gündemde

idi. 2000 yıllarından günümüze dek iletişim, yüksek teknoloji ve bilgi çağı bahanesiyle sanal bir kumar

ekonomisi seyir etti geldi. Ve sonuçta bu tür yaşam tarzı inandırıcılığını kaybetmiş olmasından dolayı büyük bir siyasi boşluk, bir belirsizlik yaşanmaktadır.

Bence, para, servet buharlaşmaz, olsa olsa el değiştirir. Maalesef, çoğunluğu teşkil eden, yani bizler ve dar gelirliler ile fakirler nüfusunun bol olduğu grup, daima azınlıkta ama müthiş bir nüfuza sahip olan küçük

bir gruba endekslidir. Hayatın yapısı hep aynıdır.

Onun için yaşanan bu krizde de “Kamusal varlık herkese aittir, zenginlikte bireyseldir” parolası yeniden

demlenerek, birkaç şirkete ve kişilere devlet kasası peşkeş çekilmektedir. Kısaca, dünyada olduğu

gibi Belçika da devlet hazinesini yagmalıyarak, spekülasyoncuları ödüllendirerek, insan emeğini bir nevi

sömürge gibi algılayanlara devlet ve derin devlet koruması sunmaktadır. Devlet koruması altında kamu

kaynaklarıyla tekelci rantlarla daha sakin günleri bekleyenler var aramızda. İnsanlar emeğini yagmalıyanların

iştahı bitmeyeceğe benzemektedir.

Şimdi neredeler “piyasa ne eylerse doğru eyler, kendi kendini ayarlar” diyenler? Neredeler bolluk

döneminde insani ve onurlu yaşamı zora sokanlar? Onlar artık “yeni fakirler” olarak devlet himayesi altındalar.

Belçika’nın en önemli ekonomi ve ticari dergisi olan Trends’e göre ülkenin en zengin 100 ailesi geçen

yıla göre yüzde 10,7 fakirleşerek aşağı yukarı 9,5 milyar Euro kaybetmişler.

Aynı zamanda, işçi, emekçi, memur, dar gelirli, sosyal yardım alan ve işsizler için önemli olan sosyal

sigortalar kurumu için cüzi bir 800 milyon Euro bulunamıyor. Yaşanan bu ağır kriz sonucuyla gelecek

vizyonumuzda değişiklikler kazınılmaz olmuştur. İnsani değerlerin, insan haklarına odaklı siyaset

anlayışına, sosyal güvenlik ve adalet boyutuna inanan bir hukuk devletine ihtiyaç vardır.

08/11/2008, Mehmet Aydoğdu, Binfikir Gazetesi Ekim 2008 sayısında yayınlanan köşe yazısı