Belçika devletinin politik yapısı, bölge, eyalet hükümetleri ve yeni devlet reformları (2)

1863 yılında Anvers’ten seçilen bir parlamenterin yeminini Flamanca dile getirmesi o dönemde skandal olarak nitelendirilse de, on yıl sonra Flamanca dili konusunda ilk reformlara yolaçmıştır. Sonraki yıllarda sırasıyla yargı alanında, resmi kurumlarda ve 1881 yılında da orta dereceli eğitim alanında Flamanca dili kullanılmaya başlanmıştır. İleriki yıllarda toplumun büyük bir kısmına, seçimlerde oy hakkı verilince Flamanlar Flamancanın kullanımı konusunda birçok haklar elde etmişlerdir. Dil kullanımı konusundaki bu “anlasamamazlık” Flaman bölgesinde çoğunluğu oluşturan Hıristiyan demokrat parti yöneticileriyle, Walon bölgesindeki laik ve sosyalistler arasında yıllarca tartışmalar devem etmiştir.

1909 yılında Belçika’nın ilk kralı birinci Albert’in göreve başlama yeminini Flamanca ve Fransızca yapması Flamanların dil ve kültürlerinin tanınması anlamını taşır.

Birinci dünya savaşında Flaman askerler Fransızca diliyle yönetilen bir ordu içerisinde savaşmak zorunda kalırlar. Halkın ve ordu içerisindeki Flaman askerlerin memnuniyestsizliği, kendilerini aşağılanmış hissetmeleri, gruplaşmalara, hatta ordu içerisinde “cephe grupların” oluşmasına, düşman tarafını desteklemeye kadar varan memnuniyetsizliklere neden olur.

Savaş sona erdiğinde Kral parlamentoda Flamanca dilinde eğim verecek bir üniversitenin kurulacağını anons eder. Sonraki yıllarda Flamanların Flamanca dilinin resmi dil olarak kullanımı konusunda gayret gösterseler de mecliste Fransızca konuşan parlamenterlerin çoğunluğu oluşturması nedeniyle yapılan girişimler boşa çıkar

Flamanca dilinin kulanımı konusundaki ilk önemli reform 1932 yılında Flamancanın okulllarda ve resmi sektörde kullanımıyla başlar. Daha sonraki yıllarda sırasıyla 1935 yılında yargı alanında, 1938 yılında silahlı kuvvetlerde Flamanca dili kullanılır ve böylelilikle Belçika iki dil kulanılan bir devlet sıfatıyla ikiye bölünür; Flaman Bölgesi’nde Flamanca, Valon Bölgesi’nde Fransızca ve Brüksel’de de iki dil konuşulur.

Dil konusundaki anlaşmazlıklara çözüm bulunurken, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra iki bölge arasında ekonomik farklılıklar ve çoğunluğu katolik ve kraliyetçi olan Flamanlarla, yine çoğunluğu laik ve sosyalist olan Valonlar arasında yeni anlaşmazlıklar doğar.

1950 yılında kralın tekrar ülkeye dönmesi konusunda yapılan halk oylamasında Flamanlar % 72 evet derken Valonlar % 42 evet cevabı verir ve aşağı yukarı % 57 evet oyuyla Kral üçüncü Léopld’un ülkeye dönüşü kabul edilir.

Sonraki yıllarda her iki bölgede de azınlık gruplar tarafından bağımsızlık sesleri yükselse de ülkenin bütünlüğü devam eder. Dil sorununa bir çözüm bulmak amacıyla Meclis 1962 yılında bölgelerdeki dil kullanımıyla ilgili kanunu kabul eder. Bu yasa ilk olarak bölgeler arasında farklı dilleri konuşan toplumların sınırlarını belirler, ikinci olarak Brüksel’in 19 belediyesinde iki dil kullanımı kabul edilirken Flaman bölgesinde kalan 6 bölgedeki ve çevresindeki Fransizca konuşan topluma da kendi dillerini kullanmada kolaylık tanınır, üçüncü olarak da her bölgeye eğitim alanında kendi dilini kullanma hakkı verilir.

Belçika anayasasındaki reform ilk olarak 1970 yılında azınlıkları koruma yasasıyla kabul edilir. 1970 yılında yapılan üçüncü anayasa raformunda bölgelere daha fazla otonomi verilirken Brüksel’e kendi hükümetini kurma olanağı tanınır. 1995 yılında yapılan dördüncü reform ise bölge ve eyaletlerin yetkilerini belirler.

26/02/2012, Nihat Dursun, Binfikir Gazetesi Kasım 2011 köşe yazısı