KÖKTENCİLİK

Bir hafta bile dayanamadı 2015.

Karikatür sanatının hasımlarından habersiz, düşünce özgürlüğünün tedirginliğini hesaba katmaksızın ne de güzel temennide bulunmuştu oysa “insan” ; safça, kalpten, yürekli ve halkların kardeşliğine inanarak girmişti yeni yıla. Tıpkı hasta ruhlu yaratıklar tarafından Paris’te hunharca katledilen güzel insanlar gibi.

Charlie Hebdo isimli köklü, korkusuz ve nezih bir mizah dergisini seçtiler. Düşman olarak gördüler kâğıdı kalemi; aynalar dururken.

Mürekkebe karşı us dışı bir korku duyarak kurşun kalemleri kurşunladılar. Dinin ve inancın sömürülmesine göz yumarken hicvi düşman olarak gördüler hep, yani düşünmeyi, yani insanlığı.

Yer yüzündeki ilk mizah hep bir sorunsal olarak kalacak iken bitiş noktasının Muhammed peygamber, yani huzur ve barışın peygamberi, ile son bulacağının düşüncesini Kemal Sunal duysaydı, inanın din değiştirirdi. Halkların (din) kardeşliğine, (düşünce) özgürlüğüne, huzura ve barışa inanan bir insan olarak, kendimden başka hiç bir kimseden korkum olmadığına istinaden, en büyük şeytanın kişinin yine kendisinde yattığına kana kana inanırım. Fakat her ne koşulda olursa olsun cezalandırma sistematiği zannımca kabul görmemektedir. Farz edelim ki direksiyon koltuğundaki “sarhoş” şoför bir kaza sonucu birisine çarptı ve bu sebeple cezalandırmak için ellerini ve ayaklarını koparttık. Bu durum suçlunun daha iyi bir şoför olacağının garantisini bizlere verebilir mi?

Aşırı dincilerin falanca din uğruna işledikleri eylemleri, inandıkları dinsel güdülerle hareket ettiklerini iddia etmeleri, büyük bir yanılgı içine düşmeleri anlamına gelmektedir. Bu savı kollayan insanların da aynı zamanda din bilgilerinin ne denli zayıf ve yanlış olduğunu altını çizerek belirtmek isterim. Aşırı dincilik şiddete meyleder çünkü şiddet bütün dinlerin temelinde köklenmektedir.

Ekşimiş bir yoğurdun inek ile hiç bir alakası olmadığını iddia etmek, şiddetin din ile ilgisi olmadığını iddia etmek anlamına gelir ki bu durum, inandıkları dine karşı bir tezat oluşturmaktadır. Neden mi ?

Çünkü köktenciliği doyuran toprağın kökünü kurutma fikri imkansızdır.

Çünkü toprağın kendisi inanç sahibi ise inanış, kişinin beynindedir, çelemezsiniz.

Çünkü yer yüzündeki bütün inançlar, asırlar boyunca ve kendi özlerince ne büyük bir sorunsaldır ki günümüze dek şiddetlerini taze tutabiliyorlar.

Çünkü ilk insan Adem ile Havva’nın iki oğlu Kabil ile Habil bile birbirleri ile kavgalıydılar. Ve bu inanç kavgalarının sonucu Kabil’in Habil’i öldürmesiyle son bulur.

Çünkü köktenci inancın sonu öldürmektir, katil olmaktır.

Çünkü sorgusuz sualsiz bir inanış, yok ederek yok olmaktır.

·

Yazımı Filistinli karikatürist Baha Boukhari ile İsrailli karikatürist Michel Kichka ile sonlandırmak isterim. Benim için korkusuz barışın ve kazanan insanlığın sembolleridir kendileri.

Baha Boukhari : ” Michel ile benim aramdaki ortak yanlarımız binlerce Filistinli ile benim aramdakilerden daha fazladır. Biz kültür elçisi değiliz. Salt öz ile uğraşan insanlar olarak, kendi insanlığımızın elçileriyiz…”

Michel Kichka : ” Bir dini yaşamanın yüzlerce yolu vardır ve her birimiz farklı bir yol seçmişizdir. Farklılıklara nezaket ve saygı göstermek bütün güzelliklerin anahtarıdır. Ve karikatür bizim tükenmeyecek olan en ulvî güzelliğimizdir. çünkü desenin dili yoktur. Evrenseldir. Birleştirir…”

·

Olan bitenlerden değil. önce kendinizden, sonra başkalarının korkularından ürkün.

Virgül.

10/02/2015, Yasin Okutan, Binfikir Gazetesi 2014 Aralık sayısı köşe yazısı