faki edeer_site

Hıdırellez

Türkerin Orta Asya’dan getirdikleri geleneklerden olan Hıdırellez, baharın müjdecisi olarak kabul edilir. Eski hıdırelezlerin, halkın günlük yaşamında daha bir başka önemi vardı. Hayvancılıkla uğraşan halk, hıdırellez zamanı ova da ekinler yeni çıkdığı için hayvanlarını ekinlere zarar vermesin diye yaylara götürmek zorundaydı.
Yayla zamanı denilen, hıdırellezden ya bir hafta önce ya da bir hafta sonra, hava durumuna göre yaylaya göçme zamanı idi. Tarladada ekin biçilesiye kadar yaylada kalınırdı. Köy türkülerine dahi girmiştir yayladan iniş: “Erdir kadir mevlam arpayı erdir, Gül yüzlü yarimi yayladan indir” diye yayladaki sevgilisini gözlerdi aşıklar.
Hıdırellez’den bir iki gün önce hazırlıklar başlardı. Nereye gidileceği belirlenirdi. Hali vakdi yerinde olan hıdırellez kuzusu kesip hazırlar, diğerleri bükme börek türü yiyeceklerini akşamdan hazırlarlardı.
Ya bir su başında ya mesire yerlerinde hıdırellezi kutlarlardı. Çeşitlioyunlar oynanır, halaylar çekilir, herkes eğlenirdi.
Hıdırellezin ne olduğunu ve öenmini büyüklerimizden sorduğumuzda şu hikayeyi anlatırlardı: Hıdırla ilyas isimli iki ermiş kardeş varmış. Bunlar senede bir gün bir araya gelirlermiş. Allah onları öyle görevlendirmiş ki; onların bir araya geldiği gün 6 Mayıs, Hıdırelllez, yani Hıdır ve İlyas’ın birleştiği gündür. Hıdırla İlyas, o gün birleşir birbirlerini traş eder, pilav pişirlermiş. Tam kaşıkla pilavı yiyecekleri zaman Allah’tan bir emir gelir, bir lokma almadan tekrar ayrılırlarmış. Bize böyle anlatırdı dedelerimiz, Hıdrellezin hikayesini.
Alevi- Bektaşi- Türkmen toplumlarını bazı kesimlerinde Hızır Aleyhüsselam olarak da kabul edilir. Kadınlar birbirine evine hızır uğrasın diye dua ederlerdi.
Kadınlar sabah ezanında kalkıp, sütü kaynatıp, mayasız üstünü kapatıp, kapıları açık bırakıp giderlerdi. Eğer süt mayasız yoğurt olursa eve hızır uğramış sayılırdı. Ne kadar batıl bilinmez ama her inanca saygımız sonsuz.
Şimdi de Hıdırellez kutlanıyor, eskisi kadar olmasa da.
Sabah kalkıp yine ateş yakıp günahlar dökülsün diye üzerinden atlanıyor.
Günah dökülür mü dökülmez mi, bilemeyiz ama bunun bir Şaman geleneği olduğunu biliyoruz. Anadolumuzun, halkımız sevdiklerini sevmek de boynumuzun borcu olsun.
09/06/2016, Fakı Edeer, Binfikir Mayıs 2016 sayısı köşe yazısı