binfikirlogo1

Belçika’da şokla kurban kesimi hakkında bilinmeyenler: İslam temsil Kurumu Teologları şokla kesime neden karşı? Şokla kesimde İslam’a uygun uzlaşılacak bir yöntem var mı?

Şoklayarak kurban kesimi Belçika’da yaklaşık 10 yıldır tartışılan bir konu. Son olarak Flaman Bölgesi ve Valon Bölgesi 2019 yılından itibaren kurbanın uyuşturularak kesimini yasaklayan kararlar aldı. Brüksel Bölgesi henüz karar almasa da benzer yönde karar alması bekleniyor. Ancak Belçika’da uyuşturma ile kesim dedikleri şu anki uygulama nedir, İslami kesim nedir, 2019 Yılından sonra uygulanancak elektro şokla kesim nedir, bazı Müslüman ülkeler elektro-şokla kesime onay verirken, neden Belçika Müslüman Toplumu’nu temsil eden Belçika İslam Temsil Kurumu (MEB) elektro-narkozla kesime karşı çıkıyor? Belçika Hayvan Hakları Derneği Gaia hayvanların şoklanarak kesimini neden savunuyor? Neden kurban bayramları öncesi bayramın tadını kaçıran kampanyalar yapıyor? Tüm bu soruların cevaplarını almak üzere Müslüman Temsil Kurumu Alimler-Teologlar Konseyi Başkan Yardımcısı Şemsettin Uğurlu ve Belçika Hayvan hakları Derneği Gaia Başkanı Michel Vandenbossche ile röportaj yaptık. İlk olarak Binfikir’in 3 aylık dergi formatında geçtiğimiz Nisan-Mayıs-Haziran sayısında yayınladığımız bu ortak röportajın, Müslüman Temsil Kurumu Alimler-Teologlar Konseyi Başkan Yardımcısı Şemsettin Uğurlu ile yaptığımız bölümünü burada yayınlıyoruz. Bu bölümün altında Belçika Diyanet Vakfı Müdürü Coşkun Beyazgül’ün T.C.. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın websitesinde bir süre yayınlanıp sonra kaldırılan “ eloktro-narkozla ile uyuşturmaya onay veren Fetvası” ile ilgili açıklamasını da bulabilirsiniz. Gaia Başkanı Michel Vandenbossche ile yaptığımız bölümü de röportajın sonundaki linkten ayrıca okuyabilirsiniz.


Şemsettin Uğurlu “Uyuşturma diye bahsedilen şey aslında uyşturma değil. Hayvanın ölüm sürecini başlatan bir uygulama”

Serpil Aygün: Kurbanın uyuşturulmadan kesimi her yıl sorun oluyor. Hayvan haklarını savunan dernek Gaia’nın uyuşturulmadan kesime karşı kampanyaları, hükümetin uyşturulmadan kesimi yasaklayan kararları derken yaklaşık 10 yıldır, uyuşturmadan kesim sorun olarak duruyor. Ancak neden Müslümanların uyuşturma ile kesime karşı olduğu tam olarak konuşulamıyor. Bu konuda Müslümanlar Temsil Kurumu Alimler Konseyi Başkan Yardımcısı olarak sizden bilgi almak istedik. Neden İslam dini uyuştururularak kesime karşı?

Şemsettin Uğurlu: Kurban 4000 yıllık geçmişi olan bir ibadet. Hz. İbrahimle kurumsal hale gelmiş ama Hz. Adem’e kadar gider. Her dinde kurban fikri mevcuttur. Amacı da özellikle fakir fukaraya dağıtmak suretiyle kurban bayramını şenlik içinde kutlamaktır. Kurban kelimesi Arapça’da yakınlık, yakınlaşma manasına gelir ve kısaca insanı Allah’a yakınlaştırma anlamındadır. Müslümanlar dini ibadet gereği kurbanlarını kesmekle mükelleftirler. Devletlerin üzerine düşen görev de Müslümanların bu ibadetlerini rahat ve doğru ortamlarda yerine getirmelerini sağlayan şartları yerine getirmektir. Bazı Mülsüman ülkelerde hijjenle ilgili sıkıntılar olsa da Müslüman ülkelerde kurbanın İslami usullere göre kesilmesinde sıkıntı yoktur.

S.A.:Nedir bu İslami usuller?

Ş.U.: Yenilmesi helal olan hayvanlar olsun, kurban olsun hepsinin kesim kuralları vardır. Av hayvanlarının yöntemi de avlanmak suretiyledir. Birinci ve öncelikle esas Allah adına kesilmesidir. Bunun formülü de Bismillahi Allahu Ekber denmesi şeklinde olur. Sehven unutulması zarar vermez ancak kasten terkedilmesi durumunda o hayvanın eti yenmez. Burda önemli olan, hayvanın Allah adına kesilmesidir. Geçmişte ölüler ve putlar adına kurban adandığı ve kesildiği için Allah adına kesilmesi bu yüzden esastır. İkinci esas ise hayvanın 4 unsurun öncelikli olarak kesilmesidir. İki atar damar ile nefes ve yemek borusu. Kurbanın ehil olan insanlar tarafından kesilmesi şarttır. Kurbanlarnı maalesef bazen ehil olmayan isanlar tarafından kesilmesi zaman zaman problem olarak karşımıza çıkmaktadır. Son yıllarda islamofobinin ve aşırı sağcıların artması, müslümanların dinlerini yaşama koşullarını sıkıntıya sokmuştur. Uyuşturarak kesime gelmeden önce bunun yasal çerçevesini de çizmek lazım. Avrupa Konseyinin hayvan kesimi hakkında, kesimhanelerde uyuşturularak kesilmesi kararı var. Bu kararın alt maddelerinde de ‘hayvana dini gerekçelerle özel bir kesim yapılacaksa da buna inanç özgürlüğü çerçevesinde müsaade eden’ maddeleri var. Bu tabi Avrupa Konseyi kararı olduğu için devletleri direkt bağlamıyor. Ama AB’nin amacı bu kararlara ortak bir şekilde uymaktır. Ama maalesef bazı Avrupa Ülkeleri bu kararı görmezden gelerek, özellikle kurbanın İslami usüllerle kesilmesi noktasında, başka kararlar alıyor. Belçika’da bu anlamda 2019’dan itibaren önce Valon Bölgesi, ardından Flaman Bölgesi de kurbanın uyuşturularak kesilmesi kararını aldı. Brüksel henüz karar vermedi ama bunu takip edecek gibi gözüküyor. Bu karar az önce söylediğimiz AB Konsey kararının alt maddelerinde dini özgürlükler çerçevesinde verilen ayrıcalığa uymuyor. ‘Özgür bir ülke olarak bu kararı alırız’ diye düşünüyorlar. Bu karar insan hakları, hukuk devleti, demokrasi ve birlikte yaşama anlayışına ters düşüyor. Müslümanlar yaklaşık 50 yıldan beri Avrupa ülkelerinde yaşıyor. Bu bir realite. Bırakın müslümanları Avrupalı olup da Müslümanlığı tercih eden binlerce insan var ve bu karar bunları da sıkıntıya sokuyor. Bunla ilgili hukuki mücadele de yapılıyor. Biliyorsunuz sivil toplum kuruluşları bu kararlara karşı davalar açtılar. Tabii ki bundan başka da hukuki bir yolumuz yok. Hukuk devletinde bir karar alındığında bunu değiştirmek için atılacak adım da yine hukuki olmak zorunda. Geçmişte Belçika’da geçici kesimhanelerde uyuşturulmadan kesim yapılıyordu ama bu kararlardan sonra artık bu da mümkün değil.

Uyuşturma ile kesim konusuna gelince öncelikle uyuşturma diye bahsedilen şey aslında uyuşturma değil. Burada bahsedilen uyuşturma hayvanın ölüm prosedürünü başlatan bir uygulama. Uyuşturma denilen uygulamada; uzun demir bir çubuk, tabanca ya da benzer bir alet ile hayvanın beynine giriliyor. Bu hayvanı 2-3 saniye içinde kesmezseniz, ölüyor. Bu islami usullere göre uyuşturma değil. Halbuki İslami usullere göre kesimde, hayvanın şah damarının bir anda kesilmesi ile hayvan aslında bir şekilde uyuşuyor ve hemen kesilmesi ile minumum acıyı hissediyor. Tabii bunun işinin ehli olan kişi tarafından yapılırsa islami usulle kesim en az acı veren yöntemdir. Bunu onlar belki kabul etmiyor. Bizim uyuşturmadan anladığımız şey, onların söylediği mana da hayvanın çektiği acıyı en aza indirecek şekilde bir uyuşturma şekli. Şu anda bahsedilen uyuşturma yönteminde, hayvanı bir kaç saniye içinde kesmezseniz hayvan ölmüş oluyor. Bu şekilde kesilen bir hayvanın eti de islama göre yenmez. Hayvanın eti mundar olmuştur çünkü. Bu şuna benziyor: eskiden dağdan düşen ve ayağı kırılmış bir hayvan, eti mundar olmasın diye kesilirdi. Yani ölecek olan bu hayvan bari ölmeden eti mundar olmasın diye kesilirdi. Bunların bahsettiği uyuşturma da ölüm sürecini başlattığı için bu örneğe çok benziyor. Zaten bu şekilde bir hayvan da kurban edilmez. Bu sadece eti yenmek üzere kesilen hayvanlar için uygulanır. Kurban edilecek hayvan, hayvanların içinden en güçlüsü, en sağlıklısı özel olarak kurban etmek üzere seçilir ve kesilir. Çünkü burda işin içine ibadet giriyor. Böyle bir ayrımı da var bu işin.

S.A.: Eskiden kurban insanların evlerinin bahçelerinde, hayvana çok özen göstererek kesilebiliyordu. Hayvanın gözü bağlanırdı, bıçak gösterilmezdi. Ama günümüzün koşullarında insanlar topluca hayvanlarını kesimhanelere götürüp kestirmek zorunda kalıyor, o sırada hayvanla birlikte bekliyorlar. Dolayısıyla hayvan bir şekilde diğer kesilen hayvanları görüyor. Bu durum islami yöntemin tekrar düşünülmesini gerektirmiyor mu?

Ş.U.: İslami koşullar %100 sağlanıyor diyemeyiz. Ama konuşmamın başında söylediğim gibi devletin bu şartları sağlaması gerekiyor. Hayvanın diğer hayvanların kesildiği yerden uzak, kanı görmeden bir yerde bekletilmesi lazım. Bugün İspanya’da boğalarla insanlar nerdeyse eğleniyor. Kültür olarak görülüyor ve zevkle seyrediliyor ve herkes matadoru alkışlıyor. Akıllı olan insanı hayvanla dövüştüruorsunuz. İnsan 5 tonluk bir fili, yırtıcı aslanları kontrol altına alabilecek bir zekaya sahip. Bir eşitlik yok burda. Burda yapılan tamamen vahşet. Bu hayvan haklarını savunanlar bunu görmüyor mu? Bunlarla ilgilenmiyor mu? Neden Müslümanların ibadet maksatıyla, hayır amacıyla, insanlarla paylaşmak üzere, en güzel şekilde gerçekleştirmek istedikleri bir ibadeti vahşetmiş gibi göstermeye çalışıyorlar? Bu gerçekten Müslümanları ciddi sıkıntıya sokuyor. Burda şu örneğini de vermek lazım. Fuagra dedikleri bir olay var; hindileri, kazları zorla besliyorlar. Gelişsin yağ yapsın diye. Bu da hayvan hakları savunucularının ilgilenmesi gereken bir konu. Malesef bu konuda da hiçbir şey duymuyoruz. Ama Müslümanlar söz konusu olunca, her türlü medya araçlarını kullanarak, müslümanlar vahşet yapıyor gibi, toplumu infiale götürecek, beyin yıkama şeklinde bir çalışma yapıyorlar. Tabii Müslümanlarda da, işin ehli olmayan, hatta hayvan yerine kendi elini ayağını kesen, %100 islami geleneklere ve kurallara yapmayanlar da var. Bunu da kabul etmek lazım. İkincisi kurbanın sakatat ya da deri gibi bazı parçalarının çevreyi kirletecek şekilde atıldığı da oluyor. Bunlar da İslama uygun şeyler değil. Yine bu da devletin doğru hayvan kesimini yapacak şartları hazırlaması ile ilgili bir konu. Dileğimiz bunların olmaması. Müslümanların bazı hataları var diye de dini vecibeyi uygulamayı yasaklama hakkı da vermez.

S.A.:Peki benim takip ettiğim kadarıyla yaklaşık 10 yıldır bu tartışma sürüyor. Bir tarafta hayvan haklarını savunan dernekler var Gaia gibi, hayvanların acı çekmeden kesilmesi için uyuşturularak kesim mücadelesi veriyor, bir tarafta da Müslüman toplumu var. Müslüman Toplumunu da temsil eden sizinde şu anda Alimler Konseyi Başkan Yardımcısı olduğunuz Müslümanlar Temsil Kurumu var. Bu konuda sizin ne istediğinizi, neden uyuşturma ile kesime karşı olduğunu anlamak ve çözüm üretmek için Gaia sizinle hiç iletişim kurdu mu?

Ş.U.: Çok haklısınız bu zaten Gaia’nın kendi temel politikalarından birisi herhalde. Bu işin uzmanı olan kurumlarla bu konuyu konuşsa, görüşse; onlar da anlayacak ki, İslam aslında daha onlar ortada yokken, 1400 yıldır hayvan haklarını en güzel şekilde savunan, hayvanları çok yüklemeden tutun da iyi muameleye kadar pek çok şeyi kanuna bile koyacak bir takım uygulamalar yapan bir dindir. Hayvan kesimi, kurban kesimi ile ilgi de dinimizin ortaya koyduğu kuralları görecekler. Büyük ihtimalle bunlardan bir şekilde haberleri olduğu için, Müslümanlarla konuşmak yerine, provakasyon yolunu tercih ederek, toplumda bir beyin yıkama, İslam’a karşı biraz da da kin ve nefret oluşturma amacına yönelik olarak faaliyetler yapıyorlar. Ben kağıt üzerinde hayvan haklarını korumak gibi görünen bu örgütün, aslında ne için çalıştığını çok merak ediyorum ve araştırılmasını arzu ediyorum. Ne için kurulmuş, kim için kurulmuş, kime karşı kurulmuş ve kim destekliyor?… Çünkü bunların tek yaptığı şey, Müslümanların ibadeti ile uğraşmak, toplum gözünde özellikle Avrupalıların gözünde Müslümanları hayvan katleden kişiler olarak göstermek. Amaçları hayvan haklarını savunmaksa, ortada bir problem varsa bu problemi taraflarla oturup konuşması, onların nasıl yaptığını, hangi sebeplerden dolayı yaptığını veya nasıl yapılması gerektiğini, nasıl iyileştirilmesi gerektiğini’ konuşması lazım.

S.A.: Hiç mi bir iletişim kurulmadı Müslüman Toplumuyla? Müslüman Temsil Kurumu olarak olmasa da Diyanet ile veya başka bir kurum ile hiç mi diyalog kurmadılar?

Ş.U.: İletişim şöyle; karşınızdaki insanın niyeti sizinle bir problemi gerçekten çözmekse, çaba sarfeder. Onların gerçek manada savunduğu şey hayvan haklarını savunmaksa, bunu düzeltmek için her yolu deneyip diyalog kurumaları lazımdı. Halbuki binlerce hayvan kesiliyor Avrupa’da. Milyonlarca ton et ihraç ediliyor. Dolayısıyla bunların sadece yaptığı şey Müslümanların bir ibadetini toplum nezdinde kötü göstermek, küçük göstermek ve buna mani olmak, başka bir şey değil. Burada bir iyi niyet yok. Gerçekten iyi niyetli olsa oturur konuşuruz. Size anlattığımız gibi onlara da anlatırız: “Dinimiz hayvan haklarını savunan bir din, haklısınız aslında biz aynı amaca hizmet ediyoruz. Siz hayvan hakkını savunuyorsunuz, biz sizi bu noktada yüzde yüz savunuyoruz. Burada biz bir dini vecibeden bahsediyoruz. Bu dini vecibenin en iyi şekilde yaşanması için sizin tecrübenizden faydalanalım, bizim de eksiğimiz gediğimiz varsa düzeltelim” deriz. Yani niyet iyi olsa bu yapılır. Ama Gaia’nın son yıllarda özellikle yaptığı kampanyalar, provakasyon içerikli afişler asması gibi uygulamaları nedeniyle, benim bunların gerçek niyetinin hayvan hakkı olduğu konusunda ciddi şüphelerim var. Sadece Müslüman toplumun ibadetleri hedef tahtasına koymaksa burda da kusura bakmayın başka amaçlar taşıyor demek zorundayız.

S.A.: Peki onlar sizinle iletişim kurmadı ama siz Gaia ile hiç iletişim kurdunuz mu?

Ş.U.: Malesef ben Müslüman Temsil Kurumu Başkanıyken, başkan yardımcımız bir randevu vermiş bunlara.

S.A.:Başkan yardımcınız mı randevu istemiş, Gaia mı?

Ş.U.: Güya onlardan gelmiş talep. Ben de ‘tamam, gelsinler konuşalım’ dedim. Ama daha görüşme olmadan önce Gaia bir basın duyurusu yapmış “ Gaia Müslüman Temsil Kurumu ile görüşüyor” diye. Ondan sonra iptal ettik görüşmeyi. İşin tamamen reklam kısmı ile ilgileniyorlar. Meselenin özü ile ilgilenmiyorlar. Sıkıntı bu. Burdaki bir bakanın , politikacının yaptığı gibi, seni yanına alıp, ‘bakın Müslüman temsil kurumu, Müslüman Alimler de onaylıyor bu uyuşturma işini’ gibi bir imaj vermeye çalışıyorlar. Biz buna kesinlikle pirim vermedik. Yasaklıyorsan yasakla ama bizim eğilmemizi isteme. Biz de kanuni yolara başvururuz. ‘Alimler konseyi bizim arkamızda, Temsil Kurumu bizim arkamızda’ gibi göstermeye çalışıyorlar. Biz bunu, konuyla ilgili Flaman Komisyon başkanı ile de yaşadık. Bizimle geldiler konuştular. Ama toplumda çatlak sesler bulmaya çalışıyorlar. Siz karşı çıkıyorsunuz, bir başkası uyuşturma olabilir diyor. O zaman tutup bu ‘olabilir diyen kişi’ ile iletişim kurup, onu kullanmaya çalışıyorlar. Ama burda bir kurum var ve bizim kurum olarak uyuşturma ile kesimin neden olmayacağına dair raporumuz var. Bunu dikkate almaları lazım.

S.A.:Almanya’da uygulandığını duydum. Bu elektro-narkozla kesim konusunda bir açılım olamaz mı?

Ş.U.: Uyuşturmaya İslami olabilecek bir yöntem olarak Elektro-narkozdan bahsediliyor. Bu konuda İslam ülkelerinin bazılarında fetvalar var. Belli bir voltajda hayvana belli bir narkoz veriyorsunuz. Bu narkoz etkisiyle hayvan uyuşuyor ve kesim esnasında daha az acı hissediyor. Ama bununla ilgili de bazı sıkıntılar var. Hayvanın cinsine, ağırlığına göre voltajı %100 garantili ayarlayacak teknolojik imkanlar henüz yeterli değil. Bu yöntem uygulanırken de bazen hayvanların öldükleri görülüyor. Bu da sıhhatli bir yöntem değil. Bizim için İslami ve insani açıdan en doğru yöntem az önce anlattığım İslami yöntemle ve ehil kişiler tarafından yapılan kesimdir. Bu konuda devlet bizimle ehil insanların yetiştirilmesi, hayvanların taşınması, kesilmesi vs. konularında ortak çalışma yapabilir.

S.A.: Elektro-narkozla kesim teknolojik olarak geliştirilip sorunları ortadan kaldırıldığında İslam Alimleri bu şekilde uyuşturmaya sıcak bakıyor mu?

Ş.U.:Tabii ki bu konuda zaten dünya üzerinde fetvalar da mevcut. Elektro şok verilerek hayvanın uyuşturulması ve ondan sonra kesiminin yapılması için. Ama şu anda teknolojik seviye buna uygun değil. Kesinlikle değil. Mesela kümes hayvanlarında uygulanıyor bazen, hayvan daha kesime gitmeden ölüyor. Bazen koyunlara uygulanıyor. Büyük hayvanlara verilecek voltajla küçük hayvana verilecek voltaj aynı değil. Şu anda bunu garanti edecek bir teknoloji yok. Elekto narkoza fetva verilmesinin sebebi; narkoz verilen hayvan bir süre uyuşuyor ve sonra hayvan kesilmezse de yaşamına devam edebiliyor. Ama şu ana kadar elektro narkozdan dolayı ölen bir çok hayvan var. Bu yüzden bu yöntem de doğru değil. Bizim için en doğru yöntem İslami yöntem. Bunun altını çiziyoruz. Bu konuda devlet bize gelsin desin ki; sizin bu islami yöntemle kesimi en iyi şekilde, ehil insanlarla kesmenizi sağlamak için eğitim verelim, formasyon verelim. Hayvanların taşınması, beslenmesi, kesim yerlerine güzelce yerleştirilmesi vs. Bu bizim zaten arzu ettiğimiz bir şey. Buna biz % 100 hazırız. Şimdi siz bütün kapıları kapatıp, sadece biz İslami kesime karşıyız dediğiniz zaman, tamamen Müslümanların dini vecibelerini yerine getirmelerine karşı olduğunuzu söylüyorsunuz. Eğer amaç hayvanların hakkını korumaksa gelin birlikte çalışalım.

Belçika Diyanet Vakfı Müdürü Coşkun Beyazgül’ün açıklaması:
T.C. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın elektro-narkozla kesime fetva vermesi meselesi nedir?

Bu röportajı yaparken karşıma çıkan konulardan bir tanesi de Türkiye Cumhuriyeti Diyanet İşleri Başkanlığı’nın elektroşokla kurban kesimine onay veren bir fetva yayınlamış olması idi. Bunun üzerine T.C. Diyanet İşleri Başkanlı’ğının resmi websitesinden yaptığım inceleme sonucu böyle bir açıklamaya rastlayamadım. Ancak Belçika Diyanet Vakfı Müdürü Coşkun Beyazgül konuya açıklık getirdi: “ T.C. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Türkiye’de bazı özel durumlar için uygun gördüğü ve fetva verdiğini ancak bu özel durumların Belçika’daki şokla kesimi içermediğini ifade etti.” Beyazgül; ”Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Türkiye’de gerçekleşen özel durumlar için onay verdiği şoklayarak kesim, bir dini ibadetin sürekli o şekilde gerçekleştirileceği şeklinde anlaşılmamalıdır. Belçika’da durum bizim inancımızı gerektiği gibi, sürekli bir şekilde yaşayabilmemizle ilgilidir. Geçici bir durum değildir. O fetva, özel bir durum için geçici olarak verilmiştir. Zaten şu anda da o fetva kaldırılmıştır.”

Gaia Başkanı Michel Vandenbossche ile yaptığımız röportajı okumak için aşağıdaki linke tıklayınız:

http://www.binfikir.be/2018/08/17/belcikada-sokla-kurban-kesimi-hakkinda-bilinmeyenler-hayvan-haklari-dernegi-gaianin-amaci-ne/

17/08/2018, Serpil Aygün, Binfikir Dergi Nisan-Mayıs-Haziran sayısı röportajı